Bilal Akkaya, 25 yıldır modern hat sanatıyla uğraşıyor. Aynı zamanda reklamcı olan Akkaya'nın hat sanatına modern yaklaşımı dünyada büyük ilgi görüyor. Modern Hattat nasıl olunur? sorusunun cevabını onun ağzından dinledik.

Fotoğraf: Yeni Şafak

Hat sanatı yani "Hüsnü Hat", Osmanlı saray sanatları arasında önemli bir yerde duruyor. Hatta öyle ki, ebru, tezhip gibi diğer İslam sanatları bu sanatı yüceltmek için doğdu. Hat, Türkiye'de çoğunlukla ayet ve hadislerden oluşan bir İslam sanatı olarak yerini korurken dünyada; İslam Hat Sanatı, Arap Hat Sanatı, Pers Hat Sanatı, Japon, Çin ve Batı Hat Sanatı olarak varlığını sürdürüyor. Grafikle dolaylı olarak bir bağının bulunması da bu sanat adına sadece klasik değil, modern üretim için olanaklar sunuyor. Bugün klasik ekolden kopup, klasik icracılar tarafından dışlanmayı göze alarak yeni arayışlar içine giren ve bu sanatı evrensel boyutlara taşıyan az da olsa sanatçılarımız var. İşte bu sanatçılardan biri Bilal Akkaya, yolu hat sanatından geçerek reklamcı olmuş. Akkaya, reklam ile hat sanatını birleştirerek ortaya üçüncü bir sanat ortaya koyuyor. Yaptığı hat eserleri dünyada büyük ilgi görüyor. Grafik başta olmak üzere mimari, takı tasarımı ve tekstil gibi birçok alan için ilham kaynağı oluyor.

EN BÜYÜK REKLAMCI HZ. MUHAMMETTİR

Bilal Akkaya, lise döneminde Hattat Ali Rüştü Oran'dan dersler almaya başlamış. 7 yıl boyunca hat sanatının kolları olan sülüs, nesih ve rika hatlarını meşkettikten sonra Hattat Sami Özel'den icazet almış. Al-Fath'ul-İslam Üniversitesi'nde İslamî ilimler alanında eğitim almak üzere Suriye'ye gitmiş ve orada hat dersleri vermiş. Akkaya'nın hat ile tanışıklığının öyküsü böyle. Peki reklamcılık hayatına nasıl girmiş? Sanatçı cevaplıyor; "1988 yılından beri reklam sektörünün içinde yer alıyorum. Reklamcılık okumadım. Bu işe kitap kapaklarıyla başladım. O yıllarda İslam dini üzerine yazılan kitaplar olurdu. Bu kitapların kapaklarına hat yazmamız gerekiyordu. İlk o zaman kapak tasarımına başladım. Hat sanatı beni grafik sanatıyla buluşturdu. 25 yıldır hem ulusal hem de uluslararası markalara hizmet ediyorum" Hat başlı başına bir sanat iken reklamcılık, bir ürünü en görkemli şekliyle tüketime sunmaktır. Bilal Akkaya, sanat ve ticaret dengesini nasıl kurduğunu şöyle anlatıyor; "Hayat bir pazarlamadan ibarettir. Geçen yıl Türkiye'ye dünyaca ünlü bir reklamcı geldi ve birlikte toplantı yaptık. Reklamcı gayrimüslimdi ve şöyle dedi; 'Dünya'da gelmiş geçmiş en büyük reklamcı Hz. Muhammed'dir. Çünkü idealini dünyaya en güzel şekilde sadece o tanıttı." Bilal Akkaya, 8 yıllık hat eğitiminin reklamda olumlu etkilerine şahit olduğunu söylüyor. Sanatçı aynı zamanda klasik hat sanatını da icra ediyor. Modern sanatı tercih etmesini ise şöyle açılıyor; "Grafikteki birikimlerimle hat sanatına döndüğümde, 'Bu sanata yeni şeyler katmalıyım' dedim. Çünkü klasikçiler, üstatların eserlerini taklit ederek aslında zanaatkârlık yapıyorlar. Reklamcı ruhunda yenilikler ortaya koymak vardır. O yaşam felsefesi, beni kendi kimliğimde bir hat sanatı ortaya çıkarmaya yöneltti. Çünkü hat sanatının grafiksel yorumla zenginleştirilmesi, onu evrensel kılar" Sanatçı klasik sanatla uğraşan herkesin mutlaka grafik eğitimi alması gerektiğini, dile getiriyor. Akkaya, yaptığı çalışmalarda kalıpları kırıyor ve sanatseverlere lekesel etkilerle estetik bir görünüm sunuyor. Peki o bu tarz yaptığı çalışmalara nasıl bir anlam yüklüyor? "Klasik hat sanatını ebru veya tezhip ile yapmanız gerekiyor. Ama ben hat sanatını tek başına var etmek istiyorum. Benim yaptığım sanatın diğerlerinden farkı bu. Anlamayanlar için bir gül, resmi, ama anlayan için Muhammed yazıyor. Çalışmalarımdan takı tasarımcıları, grafikerler ve mimarlar çok etkileniyor. Hatta fikirlerimi satın almak istiyorlar. Mobilyacılar, benim tasarımlarımdan kapı kolları tasarlıyor"

SIRADA TÜRK HAVA YOLLARI VAR

Akkaya'nın Eminönü'nde açtığı ve halen devam etmekte olan bir sergisi bulunuyor. Daha önce de Taksim Metrosu'nda sergi açan sanatçı, yaşadığı ilginç tecrübeyi şöyle anlatıyor; "Metroda açılan sergimde, bir kadın eserlerimi dikkatle inceledi ve çok duygulandı. Bana; 'Cenab-ı Hakk'ın ismi çok güzel, fakat onu bir lale veya bir başak olarak yorumlamanız beni çok etkiledi' dedi." Hem doğunun hem de batının dilini kullandığını söyleyen Akkaya'dan eğitim almak isteyen pekçok insan varmış. Fakat o bu sanatı kamışla değil, bir üniversitede kaligrafi dersi olarak vermek istiyor. Şimdilerde Türk Hava Yolları ile ilgili bir proje üzerinde çalıştığını söyleyen sanatçı, havaalanın dış hatlar terminalinde sergi açacağının da müjdesini veriyor.